Your Career Partner

İletişim

  • Ümit Mahallesi Seralar Bölgesi 8.Cadde No:123/5-6 Çankaya 06810 Ankara
  • neslihan.karaoglu@humanpartner.com.tr
  • 0.530.906 6164

Sosyal Hesaplar

Korkmasaydın Kim Olurdun?

İş Hayatında Sıkışmış Profesyoneller İçin İçsel Bir Davet

Belki de bu yazı, senin içinden geçen o küçük sese kulak vermen için bir davettir.

Bir sabah kalktığında ilk düşüncen “Bugün de mi böyle geçecek?” oluyorsa… belki de artık kendine başka bir soru sormanın zamanı gelmiştir:

Korkmasaydın kim olurdun?

İş dünyasında başarı, çoğu zaman dış ölçütlerle tanımlanıyor: maaş, unvan, terfi, ofis manzarası…
Fakat içimizde bir ses bazen sessizce soruyor:

Ben kimim ve kim olmak istiyorum?

Ve ardından gelen o güçlü ama bastırılmış soru:
Korkmasaydım kim olurdum?

Neden Bu Kadar Çok Profesyonel Sıkışmış Hissediyor?

Çünkü çoğumuz hayat planımızı korkulara göre kuruyoruz, arzulara değil.

Bu işi bırakırsam geçinemem.

Yeni bir alana yönelirsem rezil olurum.

Şirket beni kovarsa bir daha böyle bir yer bulamam.

Bu iç seslerin çoğu aslında korkunun diliyle konuşuyor.
Bizi korumaya çalışıyor, evet…
Ama aynı zamanda olduğumuz yerde de tutuyor.

Korku: Koruyucu mu, Engel mi?

Korku kötü bir şey değildir.
Aslında o, seni korumak isteyen bir içsel sistemdir.
Ama farkında olmadan onun kontrolüne girersen, hayatını onun sınırlarıyla yaşamaya başlarsın.

Rahat bir hayatım var ama mutlu değilim.

Başarılıyım ama tutkumu kaybettim.

Her şeyi yaptım, ama hâlâ eksik bir şey var.

Bu cümleler çoğu zaman korkunun seni şekillendirdiğinin işaretidir.

Bastırılan Sesin Yüzeye Çıkışı

Bu soru sadece bir merak değil, bir dönüşüm çağrısıdır.

Aslında ben hep yazmak isterdim…

Yurt dışına gitmek istiyordum ama hep erteledim…

Yöneticilik teklifini kabul ettim ama ben ekip içinde çalışmayı daha çok seviyordum…

Bunlar, gerçek “senin” arkada kalmış parçaları.
Bu soru onları yeniden yüzeye çıkarır.

Korkuyla Temas Etmenin 2 Yolu

Korkunu anlamak için onunla zihinsel ve bedensel düzeyde temasa geçmen gerek.
İşte seni bu temasa davet eden iki farklı ama tamamlayıcı yol:

1. Yazarak Tefekkür Etmek

Aşağıdaki soruları her gün kendine yazılı olarak sormak, korkunun ardındaki sesi duymana yardımcı olur.
Zamanla cevaplar derinleşir, dönüşüm başlar.

  • Korku benim için ne demek?
  • Korkunun bana vaadi ne?
  • Korku bana neyi kaybedeceğimi düşündürüyor?
  • Korkmasaydım nasıl davranırdım?

Günde sadece 5 dakikanı ayır.
Yazarken sadece düşünme, hissetmeye çalış.
Cümlelerin kısa ya da karışık olması önemli değil.
Önemli olan iç sesinle bağ kurmak.

2. Korkuyu Bedensel Duyumsama ile Fark Etmek

Korku çoğu zaman bedenin bir köşesinde sessizce sıkışır.
Onu fark edip, o bölgeye dikkatlice yönelmek duyguyla daha şefkatli bir ilişki kurmanı sağlar.

Nasıl Yapılır?

Sessiz bir ortamda 3-5 dakika otur.

Gözlerini kapat, derin bir nefes al ve şu cümleyi fısılda:
“Şu anda korku hissediyorum.”

Bedenine kulak ver. Korkuyu nerede hissediyorsun?

Elini o bölgeye koy. Nefesinle birlikte oraya yumuşak bir dikkat yönelt.

Şefkatle sor:
“Seni bu kadar korkutan ne?”
“Neye ihtiyacın var?”

Bu basit uygulama, korkunun dönüşüm sürecine alan açar. Savaşmadan, bastırmadan… sadece tanıyarak.

Son Söz

Belki de seni tutan şey korkunun kendisi değil, ona verdiğin anlamdı.

Unutma, korkun sen değilsin.
O sadece uzun süre seni korumaya çalışan bir parça.

Ama şimdi, korkunun ardındaki sesi duymanın zamanı geldi.

Belki orada, uzun süredir kapalı kalmış bir pencere var.

Ve belki de gerçek “sen”, tam da o pencerenin arkasında bekliyor.

Korkular, çoğu zaman sadece ertelenmiş cesaretin sesidir. Dinlediğinde değil, susturduğunda seni yönetir.

- Neslihan Karaoğlu